49. Hükümet

(30 Kasım 1991 - 17 Nisan 1993)

49. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, 1991 yılında yapılan erken seçimlerin ardından DYP ve SHP ortaklığı ile kurulmuştur. 30 Kasım 1991 tarihinde 160 red oyu ve 280 kabul oyu ile hükümet kurulmuştur.

Hükümetin kurulma sürecinde ilk olarak bakan dağılımında daha sonra DYP Milli Eğitim Bakanı isimi için önerilen kişi konusunda pürüzler çıktı. Bu süreçleri 1991 yılına dönerek inceleyelim;

Pürüzler giderildikten sonra, hiçbir partinin tek başına iktidara gelememesi üzerine DYP lideri Demirel başkanlığında kurulan koalisyon hü­kümetinde SHP lideri İnönü Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı, bakanlar kesinleşti ve hükümet göreve başladı.

Hükümetin başbakanı olan Süleyman Demirel halk tarafından sevilen bir kişilikti. Halk ile iletişimi yüksek, ikna kabiliyeti kuvvetli, çoğu gafına gülünen ve mizah anlayışı yüksek biriydi.

Bunlardan örnek verecek olursak;

60’lı yıllar… Kıbrıs meselesi nedeniyle İngiltere’yle Türkiye’nin arası kötü. Tam da bu sırada Demirel İngiltere’ye ziyarete gidiyor. Dönüşte gazetecilerle arasında geçen diyalog ise şöyle:

-Efendim, neden İngiliz Dışilişkiler Bakanı’nın elini sıktınız?

-Neresini sıkacaktım kardeşim.

Demirel Başbakan. 12 ada konusunda Yunanistan ile yine sorun yaşanmış, karşılıklı kılıçlar çekilmiş. Ertesi gün kabine toplanmış ve toplantı uzun saatler sürmüş. Dışarıda gazeteciler merakla yapılacak olan açıklamayı bekliyor:

- Sayın Başbakan, Yunanistan Ege Denizi'nin bir Yunan gölü olduğunu iddaa ediyor. Cevabınız ne olacak?

- Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir!!!

*

Muhabir: Efendim, derin devlet nedir?

Demirel: Derin devlet, normal devletin raydan çıkmış halidir.

Demirel'in eski tayfasının bulunduğu bir ortamda bir gazeteci sorar: "Sayın Demirel, Türkiye'nin durumunu tek kelimeyle özetler misiniz?"

Demirel: İyi...

Herkes şaşırır, Demirel mevcut duruma iyi demiştir sonuçta. Ama devam eder...

Demirel: Ama iki kelimeyle özetlememi isterseniz "iyi değil"

Üniversite ziyaretlerinden birinde sol görüşlü bir öğrenci Demirel’i sıkıştırmaya çalışır.

- Türkiyede yapılan her türlü işi sahiplenmek gibi bir adetiniz var…

- Sen nerde oturuyorsun?

- Niye ki? Kadıköyde!

- Hah işte buraya her gün gelmek için üstünden geçtiğin köprü var ya

- Ee evet

- Onu işte ben yaptım!

Demirel, 90’lı yıllarda seçim meydanlarında, simgeleşen fötr şapkasını almak isteyen bir vatandaşa “Binaenaleyh şapkayı kaptırmam” diyerek engel olmuştu.

*

Türkiye’nin Avrupa Birliği'ne girmek için tarih alma konusunu şu fıkrayla değerlendirmiştir:

"Avrupa Birliği'ne girmek isteyenler sınava alınıyor. Bulgaristan sınava giriyor, 'atom bombası ne zaman atıldı' diye soruluyor. '1945' diyor, 'geçtin' deniyor. Daha sonra Romanya sınava giriyor. 'Atom bombası nereye atıldı' deniyor, 'Japonya' diyor, 'sen de geçtin' deniyor.

Türkiye'ye sıra gelince 'atom bombası atıldıktan sonra ölenlerin isimleri, soyadları, doğum yerleri, mesleklerini söyle' deniyor. Şartlar ne kadar ağır olursa olsun Türkiye ve Avrupa sıkıntıları aşacaktır ve Türkiye, AB'nin tam üyesi olacaktır.”

*

Türkeş Türk çocuğu, Ecevit halk çocuğu, Erbakan Müslüman çocuğu, biz o... çocuğu muyuz?

*

Duygu Asena'nın ilk popüler olduğu dönemlerde kendisine konu hakkındaki düşünceleri soruldu:

İcabı olup olmadığı tartışılabilir. Ama icabı varsa feminizm fevkalade güzel bir şeydir.

Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.

Memlekette petrol vardı da şerbet yapıp biz mi içtik?

*

"Bir takım yürüyüşler oluyor diye asabınız bozulmasın, yürümekle sokaklar eskimez”

Erdal İnönü de Başbakan Süleyman Demirel kadar mizah anlayışı yüksek bir kişilikti.

İnönü gençlik yıllarında evinde otururken mutfaktan bir çığlık duydu. Eşi Sevinç Hanım "Erdal koş fare var' diye bağırıyordu. İnönü istifini bozmadı ve eşine öyle seslendi:

- Ne yapayım Sevinç. Ben kedi miyim... ?

Seçmenlerden biri seçim otobüsünün önüne atılır ve Erdal Bey'e hitaben "Ölürüm yoluna" diye haykırır.

Erdal Bey cevap verir: Dur, ölme. Bir oy bir oydur.

*

İnönü SHP Genel Başkanıyken dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile görüşecekti. O günlerde İnönü Yılmaz'ı sert biçimde eleştiriyordu. Yılmaz, Necatibey caddesinde bulunan SHP Genel Merkezine geldi. SHP ile ANAP Genel Başkanları baş başa uzun bir görüşme yaptılar. Herkes sert tartışmalar yaşanmasından endişeliydi. Görüşme sonrası dönemin SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, İnönü'ye biraz da endişe ile görüşmeyi sordu. İnönü şöyle dedi:

- Çok iyi geçti, Mesut bey partimize aşık oldu. Ama platonik.

*

SHP genel başkanlığı dönemimde diğer sol parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider. Garsonun "Birşey almak ister misiniz, efendim" sorusu üzerine "Teşekkürler biz birbirimizi yiyeceğiz" yanıtını verir.

Hükümetin sonlanmasına gelindiğinde, Turgut Özal ölümü itibariyle Cumhurbaşkanı makamı boşalmıştır. Doğru yol partisinin (DYP) Süleyman Demirel’i aday gösterip seçilmesiyle resmi olarak Başbakan konumunda olan Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı olmasıyla bu sefer Başbakan koltuğu boşalmış ve 49 hükümet geçici koalisyon hükümeti resmi olarak fesh olmuştur. Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı olması ile tekrar hükümet olma görevini kendi aday olduğu parti genel başkanı Tansu Çiller'e veriyor.